22.11.2024 - Samsun Şehrine Hoşgeldiniz!
REKLAM ALANI

Yapay zekanın kullanımı adalet anlayışını zedeliyor

Yapay zekanın olumsuz kullanımı adalet anlayışını zedeleyebiliyor   – İstanbul Medipol Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim …

Yapay zekanın kullanımı adalet anlayışını zedeliyor
REKLAM ALANI

Yapay zekanın olumsuz kullanımı adalet anlayışını zedeleyebiliyor   – İstanbul Medipol Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim  Üyesi Doç. Dr. Faik Tanrıkulu: – “Bu teknolojilerin değerlendirmelerine bağlı  olarak insanların şüpheli kabul edilmesi adalet anlayışını zedeleyebiliyor”  –  “Çin hükümeti bu süreçte insanların akıllı telefonlarını yakından izlemiş, yüz  milyonlarca yüzü tanıyan kameraları kullanmaktan kaçınmamıştı” – “Myanmar’da ve  Etiyopya’daki etnik çatışma da şiddetin artmasında bu platformun (Facebook)  etkisi olduğu ortaya çıktı”

Yapay zeka teknolojileri eğitimden sağlığa, güvenlikten eğlenceye  kadar hayatın her alanından kullanım alanlarını hızla genişletiyor. Özellikle  tekrar eden ve rutin işlerde getirdikleri kolaylıkla iş hayatında merkezi bir rol  oynamaya başlayan yapay zeka teknolojileri, güvenlik gerekçeleri ile özel hayatın  gizliliği gibi konularda ise endişelere sebep oluyor.

İstanbul Medipol Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi  Öğretim Üyesi Doç. Dr. Faik Tanrıkulu, son dönemde yapay zekanın  olumsuz kullanımı sorunu ile ilgili görüşlerini paylaştı.

İktidarların hem sensörler hem de algoritmalar aracılığıyla sürekli  farklı noktaları takip edebildiğini belirten Tanrıkulu, “Bu konuda yeni  teknolojileri kullanan ülkelerin başında Çin geliyor. Çin hükümeti bu süreçte  insanların akıllı telefonlarını yakından izlemiş, yüz milyonlarca yüzü tanıyan  kameraları kullanmaktan kaçınmamıştı. Hatta insanların vücut sıcaklıklarını,  tıbbi durumlarını kontrol etmeye ve bildirmeye zorlamıştı.

Bu kapsamda ülkelerin  hem ulusal güvenlik hem de sınır yönetimi konusunda bu teknolojileri kullanması  insan hakları açısından endişe verici olabiliyor. Zira yapay zekâ araçları gerek  insanların profilini çıkararak artan suç ve terörist faaliyet alanlarını  belirleyebilmek için sosyal medya gönderilerini, seyahat kayıtlarını ve suç  istatistiklerini cezai muahede için kullanabiliyor. Bu teknolojilerin  değerlendirmelerine bağlı olarak insanların şüpheli kabul edilmesi adalet  anlayışını zedeleyebiliyor.” şeklinde konuştu.

MYANMAR’DAKİ ŞİDDET OLAYLARININ ARTMASINDA YAPAY ZEKANIN ROLÜ

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Myanmar’ın askeri cuntasının arananlar  listesini yüz ve plaka tanıma sistemiyle Çinli teknoloji şirketi tarafından  sağlanmasını eleştirdiğini belirten Tanrıkulu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ayrıca 20018 yılında Facebook’un kullandığı yapay zekâ algoritmalar  belirli bir süre sonra şiddet içerikli sayfalar önermeye başlaması teknolojinin  olumsuz kullanımını gözler önüne getirdi. Guardian gazetesinin bir rapora  dayandırdığı haberde, Facebook Myanmar’daki darbe protestocularına karşı şiddeti  teşvik eden paylaşımları platformun kötüye kullanmasını kısıtlama sözü vermesine  rağmen kaldırmadı.

Global Witness hak grubu, Facebook öneri algoritmasının  kullanıcıları şirket politikalarını ihlal eden içeriği görüntülemeye devam  ettiğini tespit etti. Ayrıca şirketin küfürlü içerik barındıran asker yanlısı  sayfa önerdiğini ortaya çıkardı. Bu nedenle Myanmar’da ve Etiyopya’daki etnik  çatışma da şiddetin artmasında bu platformun etkisi olduğu ortaya çıktı.  Myanmar’da nüfusun yarısını Facebook’u aktif kullanıyor. Dolayısıyla etkili olan  bu platformun manipülasyon ve etkileşim politikalarını yapay zekâ teknoloji ile  yapıyor olması önemli. Şirket yetkilileri kötüye kullanıldığını kabul ederek  hatasını kabul etmişti.”

VERİ SETLERİ AYRIMCILIĞA VE IRKSAL ÖNYARGILARA SEBEP OLABİLİYOR

Yapay zeka destekli teknolojinin oluşturabileceği tehlikelere karşı  uluslararası örgütlerin de harekete geçtiğine değinen Tanrıkulu, “Birleşmiş  Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyinin yayınladığı raporda, bu teknolojinin  başta profil oluşturma, otomatik karar vermek ve makine öğrenimi dahil birçok  özelliği ile insan hakları risklerini analiz ettiğini bildiriyor. Komiser  Bachelet bu durumu felaket olarak yorumluyor. Raporun dikkati çeken yönü ise bu  teknolojide kullanılan veri setlerinin hem ayrımcılığa hem de ırksal ve etnik  önyargıları tetikleyecek sorunlara neden olacağını açıklıyor.” diye konuştu.

Tanrıkulu, yapay zekanın mağduriyetlere sebep olmadan kullanılması  için yapılması gerekenlere dair detaylar vererek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sonuç olarak, yapay zekâ teknolojisi günümüz dünyasında hayatı  kolaylaştıran imkanlar oluşturduğu gibi insan hakları ihlallerini görmemezlikten  gelmek doğru bir yaklaşım olmaz. Bu yönüyle ülkelerin ve karar vericilerin bu  konuda daha fazla şeffaf, adil değerlendirme ve yapay zekanın kullanımının  etkileri hususunda daha açık olmalı. Konunun uzmanları bu konuda uluslararası bir  eylem planının çıkarılması görüşünde.

Tam bu noktada bu teknolojilerin  kullanımını kısıtlamadan ziyade, bu alanda çalışan şirketlerin uluslararası hukuk  normlarına uyması ve denetlenebiliyor olması başlıca önemli hususlardan. Ancak  ilk olarak günümüz şartlarına teknoloji ile gelişen bu platformların ülkeler ve  aktörler tarafından tarafsızca ele alınması ve mevzuatın oluşması gerekiyor. Bu  durumda yapay zekanın idari ve hukuki mekanizmaları ve uygulamaları gelecekte  ülkelerin daha çok gündeminde olacak.”

 

REKLAM ALANI
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ