Vakanüvis yazdı! Eski Türkiye günleri: Kurban derilerine el koyarlardı
Vakanüvis, Kurban Bayramı’nda vatandaşa zorla toplatılan ve CHP döneminde el koyulan kurban derilerine ilişkin geçmişten günümüze kadar gelen değişim sürecini ele aldı.
Vakanüvis
Toplum yaşamında, kamusal düzende görünen, uygulanan birçok şey, alışkanlık etkisiyle çok eski zamanlardan bu yana öyleymiş gibi geliyor. Oysa hiç de uzak olmayan zamanlarda öyle tuhaf, kabul edilmesi güç toplumsal realiteler, kamusal dayatmalar vardı ki… Bunlardan birisi de her Kurban Bayramında vatandaşa bayramı zehir eden zorla kurban derisi toplama ceberrutluğuydu.
28 Şubat dedikleri…
Türkiye’de dindarların özgür tasarrufları sık sık müdahaleye konu olsa da bunların içinde 28 Şubat zorbalıkları özel bir yere sahipti. Kamusal otoriteyi ellerinde bulunduranlar, rahmetli Necmettin Erbakan’ın liderliğindeki Refah Partisi’nin seçimlerde birinci parti çıkmasıyla birlikte, bu partinin önderliğinde Türkiye’nin şeriata doğru gideceği yalanını işlemeye başlamışlardı. Çünkü bu kesim, RP’nin şahsında beliren siyasi duruşun çıkarlarına aykırı olacağını biliyorlardı. Rahmetli Necmettin Erbakan’ın Milli Nizam Partisi ve Milli Selamet Partisi tecrübeleri herkesçe en çok da bu siyasi hareketi durdurmaya çalışan kesimce iyi biliniyordu.
Bir grup siyasi, askeri ve sivil bürokrasi, yargı dünyası, iş âlemi ve medya birçok siyaset mühendisliği denemesine girişse de 28 Şubat’a giden yıllarda zorlama koalisyonlardan bir sonuç alamamıştı. Refah Partisi 1991 seçimlerinden itibaren istikrarlı bir şekilde büyümekteydi. “Müesses nizam” sonunda, Refah Partisi’nin kurduğu hükümetle tanışmıştı. RP-DYP Koalisyon Hükümeti işbaşı yapmıştı.
Askerî ve askerin güdümündeki “sivil” bürokrasi, 1990’ların ikinci yarısından itibaren bireysel özgürlükleri kısıtlama çabası içerisinde olmuştu. Merhum Turgut Özal’ın nispeten gevşetmeye çalıştığı kamu otoritesi baskısı, onun vefatının ardından tekrar hortlamıştı. Refah Partisi’nin şahsında mütedeyyin kesimleri bunaltma politikaları bir devlet politikası haline gelmişti. Refah Hükümeti bu baskılara elinden geldiğince direnmeye çalışıyordu.
Kurban derileri THK’dan sorulurdu
Türkiye’de, bugün olduğu gibi geçmişte de halkın ibadetlerine düşkünlüğün doğal bir sonucu olarak hemen her yıl çok sayıda kurbanlık kesimi gerçekleşmekteydi. Buradan ortaya çıkan kurban derisi miktarı ise elbette çok oluyordu ve birilerinin iştahını kabartıyordu.
Türk Hava Kurumu bu göz koyanların başında geliyordu. Uzun yıllar “uçak üretme” iddiası taşıyan ancak ortaya doğru dürüst tek bir proje koyamayan, sadece bir avuç zengin ile yüksek bürokratın çocuklarına uçuş eğitimi verebilen Türk Hava Kurumu, devlet gücünü yanına alarak halktan zorla deri topluyordu. Uzun yıllar bu uygulama “sorunsuz” devam etmişti. Hatta THK, milyonlarca orta öğretim öğrencisine dayattığı zarflarla “zorla fitre ve zekât” da toplardı.
Özal dönemi özgürlük alanlarının genişlemesiyle dindar çevrelerin kurdukları dernek ve vakıfların sayısı artmış; bunlar, öğrencilere burs sağlama imkânları oluşturmuşlardı. Öyle ki bazen yarım kalan bir İmam Hatip Lisesi’nin inştı bir kurban bayramında toplanan derilerin maddi karşılığıyla tamamlanabiliyordu. Erbakan Hükümeti de vatandaşın özür iradesiyle kurban derisini istediği yere vermesi noktasında müdahil olmuyordu. Vatandaşlar bu uygulamadan memnundu.
CHP, THK adına deri toplamıştı
Ta ki başta THK olmak üzere kurban derisinin – gerçekten her yıl büyük bir maddi değer ortaya çıkıyordu – sağladığı imkânlardan giderek yoksun kalan çevreler medyanın da provokatif yayınlarıyla muhafazakâr kesimin kurbanına göz koymuşlardı.
Bu millete yönelik bürokrasi ve medya saldırısında Cumhuriyet Halk Partisi safını bir kez daha yasakçılardan yana belirlemişti. THK Başkanı Atilla Taçoy, kurban derilerinin toplanması için partilerin destek verdiğini belirterek, “CHP kurban derilerinin THK’na verilmesi için hemen tüm illerde yüzlerce partili genci görevlendirdi. CHP’li gençler ev ev dolaşarak, Atatürk’ün kurduğu THK için kurban derisi toplayacak.” demişti.
Büyük Birlik Partisi’nden o dönemde yapılan bir açıklamada ise “THK kurban derisi paralarını içkili balolara harcıyor. Vatandaş kurban derini ayyaşlara kaptırma!” çağırısında bulunulmuştu.
Kurban derisi MGK bildirisinde
Sonunda kurban derisi meşhur 28 Şubat Bildirisi’nin maddelerinden birisi haline de gelmişti. İlgili maddede “Kurban derilerinin, mali kaynak sağlamayı amaçlayan ve denetimden uzak rejim aleyhtarı irticacı örgüt ve kuruluşlar tarafından toplanmasına mani olunmalı, kanunla verilmiş yetki dışında kurban derisi toplattırılmamalıdır.” denilmişti.
Kararın çıkmasının ardından İstanbul Valisi Erol Çakır, ilk kurban bayramında hem bayram öncesi hem de bayram süresince polis güçlerini kurban kesim yerlerine yığmıştı. Yine o dönemdeki adıyla “kartel medyası” kurban derisi hafiyeliğine başlamış, Kurban Bayramı haricinde adak kurbanların toplandığı kimi cami, Kur’an Kursu ve yurtları haberleriyle kamu otoritelerine şikâyet etmişti. Dönemde, ülkenin pek çok yerinde, kurban derisi toplama üzerinden zorlama yorumlarla kimi mahkûmiyet kararları bile çıkmıştı.
AK Parti Hükümetleri THK tekelini kaldırdı
Vatandaşın menkul bir değerine zorla el koyma yani adeta elini cebine sokup parasını zorla alma anlamındaki bu ceberrutluk Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 2002 yılında iktidara gelmesiyle önce gerilemiş, kısa süre sonra da tekrarlanmaz olmuştu. Toplamayla ilgili 2013 yılında “Yardım Toplama Esas ve Usulleri Hakkındaki Yönetmelik”te yapılan bir değişiklikle de kurban derisi toplama işleminde tekel olan THK’nın bu statüsü alınmış ve isteyenin istediği yere bağış yapmasının yolu açılmıştı.