Meme kanseri görülme yaşı düşse de can kaybı azalıyor
Meme kanseri tedavisinin mümkün olduğunu ve erken tanı konulduğunda tedavi başarısının oldukça yükseldiğini söyleyen Prof. Dr. Neşet Köksal …
Meme kanseri tedavisinin mümkün olduğunu ve erken tanı konulduğunda tedavi başarısının oldukça yükseldiğini söyleyen Prof. Dr. Neşet Köksal, “İstatistiklere göre, dünyada her 7-8 kadından birinin hayatının belirli bir döneminde meme kanserine yakalanabiliyor. Bununla paralel genç yaşta meme kanseri görülme sıklığı da günümüzde artış gösteriyor. Ancak bana bir şey olmaz demeden, 20’li yaşlardan başlayarak her genç kadının kendi kendine elle muayeneye başlaması gerekli. Erken tanı sayesinde meme kanserine karşı mücadeleyi kazanmak mümkün” diye konuştu.
Erken tanı için üç yöntem
Meme kanserinin erken teşhisi için yapılması gereken üç yöntem olduğunun altını çizen Prof. Dr. Neşet Köksal, öncelikle kadınların 20’li yaşlarından itibaren düzenli kendi kendine elle meme muayenesi yapmasını, elle yapılan muayenede şüpheli bir durum olduğunda hekim tarafından meme muayenesinin gerekli olduğunu ifade etti. Hekim muayenesi sonrasında yine şüpheli bir durum olduğunda mamografi ve/veya meme ultrasonu gibi görüntüleme yöntemlerine başvurulması gerektiği uyarısında bulunan Prof. Dr. Neşet Köksal, bu şekilde hem erken tanı, hem de meme kanserine bağlı can kayıplarının azalmasının mümkün olduğunu dile getirdi.
Son yıllarda ülkemizde de toplumsal farkındalığı artırmaya yönelik çalışmalarla birlikte insanların çok daha bilinçli hale geldiğini söyleyen Prof. Dr. Köksal, “30-40 yaş arasındaki her kadın 3 yılda bir uzman hekim kontrolünden geçmelidir. 40 yaşından sonra ise yıllık mamografik kontrolleri yapılmalı. Birinci derece akrabalarında genç yaşta meme kanseri saptanan kadınlarda ise taramaya kanserin saptandığı yaştan 10 yıl önce başlanması gerekir” dedi. Düzenli yapılan mamografinin de meme kanserine karşı önemli olduğuna işaret eden Prof. Dr. Köksal, düzenli mamografi taramaları sayesinde meme kanserinden yaşam kaybının önemli ölçüde düştüğünü de sözlerine ekledi.
Ailevi risk ve gen mutasyonlarına dikkat!
“İstatistiklere göre, kadınlarda meme kanseri yaklaşık yüzde 70-80 oranında 40 yaşından sonra ortaya çıkıyor. Ancak 40 yaş altında görülen meme kanserinin daha agresif seyirli olması önemini artırıyor” diye konuşan Prof. Dr. Neşet Köksal şunları da söyledi:
“BRCA1 ve BRCA2 gen mutasyonlu kalıtsal meme kanserleri, meme kanserlerinin yaklaşık %15’ni oluşturur. Anne, kız kardeş gibi birinci derece akrabalarında meme kanseri olması bu hastalığa yakalanma riskini 2 kat artırır. BRCA gen mutasyonu olan ya da ailesinde meme kanseri olan kadınlar daha genç yaşta meme kanserine yakalanabilir. Bu nedenle bu gruptaki kadınlar meme kanseri taramalarını yaptırmak için 40 yaş sonrasını beklememeli.”
‘Hayata sıkı sıkı tutundum’
İstanbul’da yaşayan 29 yaşındaki Merve Türk, duş alırken memesinde sertlik ve kitle fark etmesiyle hastaneye başvurdu. İlk önce kemikte kitle olduğu söylense de Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Neşet Köksal’a başvurusuyla yapılan tetkikler sonucu meme kanseri olduğu anlaşıldı. Hastalığı erken evrede yakalanan Merve Türk, umudunu kaybetmeden hayata sıkı sıkı tutunduğunu ve geçirdiği ameliyat sonrası sağlığına kavuşmaya başladığını belirtti.
‘Vücudunuzun verdiği sinyalleri dinleyin’
Daha öncesinde teyzesinde meme kanseri, annesinde ise kolon kanseri görüldüğü bilgisini veren Merve Türk, tanı konulduktan sonra hastalığının erken evrede olduğu için moralini bozmadığını ve umudunu hiç kaybetmediğini belirterek şunları söyledi:
“Meme kanseri tanısı konulduktan sonra ailemden, çalıştığım kurumdan ve çevremden çok destek gördüm. Ancak genç yaş grubunda kanserin yeteri kadar önemsenmediğini düşünüyorum. Ben de kanser tanısı konulana kadar henüz gencim kanser bana çok uzak gibi bir yanılgıya sahiptim. Başta gençler olmak üzere herkese vücutlarının verdiği belirtileri, sinyalleri dinlemelerini, gözlemlemelerini tavsiye ediyorum. Meme kanserinin tedavisi mümkün yeter ki farkında olup erken evrede tanısı konulsun.”