Kesk Samsun Şubeler Platformu: “Temel Hak ve Özgürlüklerin Askıya Alınması Süreci Artarak Devam Etmektedir”
MEHMET REBİİ ÖZDEMİR KESK Samsun Şubeler Platformu, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL’in 6. yılı nedeniyle “20 Temmuz 2016 …
MEHMET REBİİ ÖZDEMİR
KESK Samsun Şubeler Platformu, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL’in 6. yılı nedeniyle “20 Temmuz 2016’da ilan edilen OHAL iki yıl sonra 19 Temmuz 2018’de kaldırıldı. Ancak OHAL yetkilerini en az 3 yıl daha uzatan ve hukuksuz ihraçlara devamı sağlayan geçici 35. maddeyi de içeren kanunun TBMM’de kabul edilmesiyle kesintisiz devam eden bir OHAL rejimi yaratıldı. Temel hak ve özgürlüklerin askıya alınması süreci artarak devam etmektedir” açıklamasını yaptı.
KESK Samsun Şubeler Platformu üyeleri, dün OHAL’in 6. yılı nedeniyle Süleymaniye Geçidi’nde toplanarak basın açıklaması yaptı. “OHAL sürüyor, adaletsizlikler büyüyor. Acil demokrasi” pankartı açan KESK’liler, “Baskılar bizi yıldıramaz”, “Faşizme karşı omuz omuza” sloganı attı.
KESK Samsun Şubeler Platformu dönem sözcüsü Şerif Güler, “251 vatandaşımızın yaşamını yitirdiği, iki binden fazla vatandaşımızın yaralandığı 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden altı yıl geçti. Aradan geçen zamana ve çok sayıda ifşa, belge ve bilgiye rağmen, 15 Temmuz darbe girişimi hala aydınlatılmamış, siyasi ayağı ortaya çıkarılmamıştır” dedi. Güler, şu açıklamaları yaptı:
“HİZMET HAREKETİYLE ARALARINDAN SU SIZMIYORDU”
“17-25 Aralık hadisesine kadar ‘Hizmet Hareketi’ diye tanımladıkları ve aralarında su sızmayan, devletin her kademesinde birlikte emek ve demokrasi karşıtı politikalar yürütenler arasında yaşanan iktidar kavgasının darbe girişimiyle sonuçlanmasını ‘Allah’ın lütfu’ olarak değerlendirip 20 Temmuz 2016 tarihinde OHAL ilan etmeleri üzerinden de 6 yıl geçti. OHAL sürecinde 32 Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 131 bin 922 işlem tesis edildi, yaklaşık 130.000 kişi kamu görevinden ihraç edildi. Aralarında kadın ve çocuk hakları mücadelesi yürüten dernekler, basın kuruluşları da olmak üzere 2 bin 761 kurum ve kuruluş kapatıldı.
“TAHMİNEN 2500 GAZETECİ İŞSİZ KALDI”
Basın yasaklarına sosyal medya yasakları da eklenerek haber alma hakkı engellendi, düşünce ve ifade özgürlüğü konularında, Cumhuriyet tarihimizin en karanlık günlerine imza atıldı. Ülkemizi dünyada en çok tutuklu gazetecilerin bulunduğu ülke haline getiren AKP, son günlerde basın emekçilerine yönelik toplu tutuklamalarla baskıları daha da arttırdı. Sadece OHAL sürecinde, iki yıl içerisinde, işsiz kalan gazeteci sayısının 2 bin 500 dolayında olduğu tahmin edilmektedir. AKP bu süreci kamu emekçilerinin iş güvencesini ortadan kaldırma ve performans sistemiyle kamuyu tümüyle özel şirketlere dönüştürmeyi hedefleyerek yine fırsatçılık yaptı. Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yoluyla çalışma hakkı engellendi, devlet kurumları AKP kadrolarıyla dolduruldu. Bu süreçte emekçilerin grev hakları OHAL ve KHK gerekçe gösterilerek, yasaklandı. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘Grev tehdidi olan yere biz OHAL’ den istifade ederek anında müdahale ediyoruz’ diyerek OHAL’in emek düşmanı politikalarını açık ve net olarak itiraf etti.
“4269 KESK’Lİ OHAL VE KHK NEDENİYLE YARGISIZCA İŞSİZ BIRAKILDILAR”
Cemt üyelerinin devlet kurum ve kuruluşlarında büyük oranda etkili ve yetkili olduğu 15 Temmuz 2016 öncesinde cemt ve AKP’nin baskı ve ayrımcı politikalarına maruz kalan KESK üyeleri ise darbe girişimi sonrasında AKP’nin ihraç kararlarıyla sendikal hak ve özgürlüklerin ihlallerinde yeni bir aşama ile karşılaştılar. Birçoğu sendikalarımız yöneticisi olan 4 bin 269 KESK’li hukuksuzca, herhangi bir yargı kararı olmadan, savunmaları bile alınmadan, AKP’nin, muhalefetin etkisizleştirilmesi hedefi kapsamında OHAL KHK’leri ile ihraç edildiler. Bir kamu emekçisinin hiçbir adil soruşturma geçirmeden, savunma hakkı verilmeden ve sadece OHAL süresince değil ömür boyu meslekten ihraç edilmesi, vatandaşlık haklarının sınırlandırılması düzenlemesi nasıl bir zorbalık ile karşı karşıya olduğumuzun en somut ifadesidir. OHAL Komisyonun aradan geçen altı yıla rağmen hala karara bağlamadığı başvuruların oransal olarak ağırlıkta KESK’e bağlı sendikalarımız üyelerinden olması ayrımcılık içerisinde ayrımcılıkla karşı karşıya olduğumuzun başka bir örneğidir
“TEK ADAM REJİMİ FIRSATÇILIĞA DÖNÜŞTÜ”
Çalışma hakkı, örgütlenme özgürlüğü, ifade özgürlüğü, düşünce ve kant özgürlüğü, seyahat özgürlüğü, toplanma ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakları; Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ILO sözleşmeleri hiçe sayılarak, ihlal edildi. OHAL süreci aynı zamanda Tek Adam rejiminin kurum ve kurallarıyla kurumsallaştırılması için büyük bir fırsat olarak değerlendirildi. 20 Temmuz 2016’da ilan edilen ve 7 kez uzatılan OHAL iki yıl sonra 19 Temmuz 2018’de kaldırıldı. Ancak OHAL yetkilerini en az 3 yıl daha uzatan ve hukuksuz ihraçlara devamı sağlayan geçici 35. maddeyi de içeren, 7145 sayılı Bazı Kanun ve KHK’larda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un, 25 Temmuz 2018’de TBMM’de kabul edilmesiyle kesintisiz devam eden bir OHAL rejimi yaratıldı. Temel hak ve özgürlüklerin askıya alınması süreci artarak devam etmektedir. İstanbul Sözleşmesinin hukuksuz şekilde feshedilmesi ve daha 2 gün önce Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını uygun bulması da OHAL rejimi sürecinin uygulamalarındandır. Özellikle OHAL ile yargının giderek daha fazla siyasallaşarak iktidarın gündemi ve ihtiyaçları üzerinden hareket etmesi ülkede gerek emekçiler ve gerekse yurttaşların büyük bir kesimi açısından adalet arayışının yoğunlaşmasına yol açmıştır. Gezi davası ve Şenyaşar ailesinin mücadelesi, bu adalet arayışın simgeleri olarak öne çıkmıştır. Fiili OHAL ortamında inşa edilen Tek Adam Rejimi uygulamaları sonucunda toplumun birçok kesiminde adalete olan ihtiyacı hiç olmadığı kadar temel bir talep haline getirmiştir. Tek Adama dayalı rejimin fiili uygulamalarının anayasa üstü görüldüğü günümüzde temel mücadele alanlarının başında; emek, demokrasi, eşitlik, barış ve adalet mücadelesi gelmektedir.
“ADALET NÖBETİ GERÇEKLEŞTİRMEKTEYİZ”
KESK olarak da sendikal hak ve özgürlüklere yönelik ihlallerin artmasına karşı ve KESK’li ihraç üyelerin görevlerine iade edilmelerine yönelik hukuki, fiili ve meşru mücadelemiz kesintisiz devam etmektedir. Bundan ve 20 Temmuz AKP sivil darbesi uygulamalarının yıldönümünden hareketle; KESK bütünselliğinde birçok ilde 20 – 25 Temmuz 2022 tarih aralığında “OHAL Sürüyor, Adaletsizlik Büyüyor” şiarıyla adalet nöbeti eylemi gerçekleştirmekteyiz. İktidar bloğunun, temel hak ve özgürlükleri ayaklar altında alan, anayasayı hiçe sayan, yargıyı siyasallaştıran uygulamalarına karşı, bu ülkenin onurlu ve mücadeleci kamu emekçileri olarak boyun eğmeyeceğiz. Bu vesileyle, haksız-hukuksuz bir şekilde ihraç edilen, açığa alınan kamu emekçileri olmak üzere; emekten, demokrasiden, barıştan, insanca bir yaşamdan yana olana herkesi OHAL/KHK rejimi ile örülen açık faşizme karşı; emek, demokrasi ve barış mücadelesinde tek ses, tek yürek olmaya çağırıyoruz.”