ABD’de borç limiti sorunu aşılmazsa işsizliğin artacağı düşünülüyor
ABD Borç limiti sorunu tüm dünyayı etkisi altına aldı. Borç limitini artırmak kararı bu sorunu çözebilir ancak siyasi taraflar çözümü son dakikaya kadar bekletiyor.
Borç sınırı konusunun aşılmaması halinde ABD’nin olası temerrüde düşmesi ekonomiyi işsizliğin arttığı derin bir resesyona sürükleyebileceği endişesi hakim.
ABD’de piyasalar borç sınırından çok sorunun çözümü için son dakikanın beklentisinin yaşattığı belirsizlikten şikayetçi.
ABD’yi sarsan borç krizinin ülkeyi resesyona sürüklemesi durumunda olabilecekler piyasalar tarafından yakından takip ediliyor.
ABD hükümeti temerrüde düşerse ekonominin zarar görmeyen hiçbir noktasının kalmayacağı belirtiliyor.
Müzakerelerde anlaşma sağlanmadı
ABD’de federal hükümetin 31,4 trilyon dolarlık borç limitine ulaşarak nakit sıkıntısı çekmesine çok az bir süre kala borç limiti müzakerelerinde hala bir anlaşma sağlanamazken, analistler uzun süreli temerrüdün ABD ekonomisini işsizliğin arttığı, krediye erişimin azaldığı ve hisse senedi piyasasında kayıplara neden olabileceği derin bir resesyona sürükleyeceği uyarısında bulunuyor.
Beyaz Saray ile Cumhuriyetçiler arasında çözülmeyen sorun
ABD Hazinesi borç limitinin artırılmaması halinde ülkenin 1 Haziran itibarıyla ödemelerini yapamayacağına dair uyarılarını yinelerken, Beyaz Saray ile Cumhuriyetçiler arasında haftalardır süren borç limiti müzakerelerinde hala bir anlaşmaya varılamadı.
“Borç limiti aşılırsa hükümet faturalarını ödeyemeyecek”
ABD Hazinesi, her gün vergilerden gelir sağlıyor ve sosyal güvenlik yardımlarından kamu hizmetlerine kadar “faturalarını” ödüyor. Giderlerin gelirleri aşması ve borç limiti nedeniyle borçlanmasını artıramaması durumunda giderler ancak nakit girişi olduğu ölçüde karşılanabiliyor.
Borç limitinin artırılmaması ve olağanüstü önlemler olarak bilinen bir dizi nakit tasarruf aracının tükenmesi halinde ABD hazinesinin, yeni borçlanma yapamayacağı için harcamalarını gerçekleştirememe sıkıntısı yaşayabileceği belirtiliyor. Tüm yükümlülüklerini yerine getiremeyecek hazinenin, hangi ödemeleri yapacağını seçmek zorunda kalacağı kaydediliyor.
Programların ödemeleri yapılamayabilir
ABD Hazine Bakanlığı, borcun faiz ve anapara ödemeleri gibi belirli yükümlülüklere öncelik verme kabiliyetine sahip olsa da ani bir nakit akışı sıkıntısının, federal hükümeti kritik ödemeleri kaçırmaya veya ertelemeye zorlayabileceği belirtiliyor.
Bu ödemelerin, sosyal güvenlik, Medicare (65 yaş ve üstü kişiler için federal sağlık sigortası), Medicaid (düşük gelirlilere yönelik federal sağlık sigortası), askeri ve federal mşlar, gazilere yönelik sosyal yardımlar gibi neredeyse her Amerikalıyı etkileyebilecek programları içerebileceği kaydediliyor.
“Borç limitinin aşılması işsizliği artırabilir, krediye erişimi zorlaştırabilir”
Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’e göre, borç limitinin bir haftadan kısa bir süre aşılması bile reel GSYH’de düşüşe, yaklaşık 2 milyon kişinin iş kaybına ve işsizlik oranının mevcut yüzde 3,5 seviyesinden yaklaşık yüzde 5’e yükselmesine neden olabilir.
Bu durumun daha yüksek faiz maliyetlerine de yol açabileceği belirtiliyor. Faiz oranlarındaki artışın Amerikalılar için ev ya da araba satın almayı veya bir iş kurmak için borç almayı zorlaştıracağı belirtiliyor.
Analistler, borç limitinin uzun süreli olarak aşılması durumunda ekonomiye maliyetinin daha da büyük olacağını vurguluyor.
Böyle durumda, ABD ekonomisinin büyüme oranının dibe vurması ve bu nedenle yaklaşık 8 milyon Amerikalının işini kaybetmesi, kredi ile borçlanma oranları keskin artması ve işsizlik oranının mevcut yüzde 3,5 seviyesinden yaklaşık yüzde 8’e yükselmesi beklenebilecek. Hisse senedi piyasasında keskin düşüş ile de 10 trilyon dolarlık bir servet silinebilecek.
“Ekonomik maliyetler çok büyük olacak”
Oxford Economics ABD Başekonomisti Ryan Sweet, borç limitinin birkaç hafta boyunca aşılması durumunda ekonomik maliyetlerin çok büyük olacağını şöyle aktardı:
Borç limitinin uzun süreli aşılması, finansal piyasa koşullarında ani bir sıkılaşmaya neden olacak, tüketicilerin ve işletmelerin krediye erişimini azaltacak, ekonomiyi resesyona sürükleyecektir. Dolayısıyla tarım dışı istihdam azalacak ve işsizlik oranı belirgin şekilde artacaktır.