Samsun Tabip Odası Başkanı Çadır: “Kızamık Salgınından Korunmanın Yolu Aşı Olmaktır. Aşının Zorunlu Olması İçin Yasal Adımlar Atılmalı”
Samsun Tabip Odası Başkanı Dr. Faysal Çadır, “Tüm halkı ilgilendiren sağlık sorunlarının çözümü yolunda, aşılamanın zorunlu olması konusunda gerekli yasal adımlar hızla atılmalıdır. Kızamık salgını çok yakınımızda, kapımızın eşiğinde. Kızamık salgınına karşı hazırlıklı olmak ve önlem almak, bebeklerimize ve çocuklarımıza olan borcumuzdur. Bilinmelidir ki, Kızamık hastalığından korunmanın tek yolu aşı olmaktır” dedi.
Samsun Tabip Odası Başkanı Dr. Faysal Çadır, “Tüm halkı ilgilendiren sağlık sorunlarının çözümü yolunda, aşılamanın zorunlu olması konusunda gerekli yasal adımlar hızla atılmalıdır. Kızamık salgını çok yakınımızda, kapımızın eşiğinde. Kızamık salgınına karşı hazırlıklı olmak ve önlem almak, bebeklerimize ve çocuklarımıza olan borcumuzdur. Bilinmelidir ki, Kızamık hastalığından korunmanın tek yolu aşı olmaktır” dedi.
Kızamık vakalarının artması nedeniyle Samsun Tabip Odası Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri dün açıklama yaptı. Samsun Tabip Odası Başkanı Dr. Faysal Çadır, “Deprem bölgelerinde ASM’lerinin ve sağlık birimlerinin fiziki yapı ve personel eksiklikleri hızla giderilmeli, mobil aşı birimleri fliyete geçirilmelidir. Kontrolsüz ve aşısız mülteci ve mevsimlik işçi transferleri kontrol altına alınmalı, hızla aşılanmalıdır. Sağlık otoritesi, aşı karşıtlarının söylemleri nedeniyle halkta oluşan aşı kararsızlığına karşı aydınlatıcı bilgileri hızla ve etkili şekilde kullanmalıdır” diye konuştu.
“VİRÜSÜN BULAŞICILIK RİSKİ ÇOK YÜKSEK”
Faysal Çadır, şunları söyledi:
“Kızamık hastalığı, insandan insana damlacık halinde solunum yoluyla bulaşmakta ve insanda ateş, öksürük, burun akıntısı, göz kızarıklığı, bazen ishal ve yüzde başlayıp tüm vücuda yayılan döküntülerle kendini göstermektedir. Bu virüsün bulaştırıcılık riski o kadar yüksektir ki, kızamık hastalığı olan bir kişinin kapalı bir ortamda 1-2 stte aşısız bir kişiye hastalığı bulaştırabilme riski oranı yüzde 90 kabul edilir. Türkiye’de son yıllarda, özellikle son aylarda kızamık vakaları hızla artmaktadır. 2023 yılının ilk 4 ayında 1440 kişiye kızamık tanısı konmuş ve bunların 242 tanesi hastaneye yatırılarak tedavi edilmiştir. Kızamık tanısı alan hastaların 1 yaş altında olanların hemen tümünün, 1-4 yaş arası olanların yarısından fazlasının aşısız olduğu tespit edilmiştir. Kızamıktan ölme oranı tüm yaş grupları ölçü alındığında binde 6 kabul edilmekle beraber, düşük yaş gruplarında bu oran çok daha yüksek olmaktadır. Birbiri ile bağlantılı 2 kızamık vakası, salgının başladığının habercisidir ve hemen salgın mücadelesine başlanmalıdır. Aile, hasta kişiyi sağlıklılardan ayırmalı, hemen sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Sağlık kuruluşu da gerekli önlemleri alarak, İlk 72 stte hasta kişi ile yakın teması olan tüm bireyleri aşılamalıdır.
“SAĞLIKLI TAKİP VE AŞILAMA YAPILAMIYOR”
Kızamık aşısının, nadir de olsa kontrol edilebilir, tehlikeli olmayan yan etkileri olabilmektedir. Yüzde 5-15 oranında 6-12 günlerde ateş yükselmesi yüzde 5 döküntü görülebilmektedir. Yan etkiler hemen müdahale ile kontrol altına alınabilir. Ülkemizde kızamık salgını risk nedenleri şunlardır; bağışıklama oranının yüzde 95’in altına düşmesi, birinci basamak sağlık hizmetinin, koruyucu hekimlikten tedavi edici hekimliğe evrilmesi ve personel eksiklikleri gibi nedenlerle bağışıklama çalışmalarının yeterli seviyeye çıkarılamaması, deprem bölgesinde toplu barınmanın artışı ile bulaş riskinin artması, deprem bölgesi karmaşıklığı nedeniyle bölgedeki sağlık hizmetlerinin, bakım, takip, hasta kişileri ayırma işlemlerinin düzenli olarak yapılamaması, aşı karşıtlığı nedeniyle oluşan aşı kararsızlığının artışı, mülteci ve mevsimlik işçilerin kontrolsüz transferi ve sağlıklı takip ve aşılamalarının yapılamaması.
“SALGINA YAKALANMAMAK İÇİN NELER YAPILMALIDIR?”
Sağlık otoritesince konu ve bilgiler, ilgililerle şeffaf şekilde paylaşılmalı, sorunun önemine bağlı olarak adımlar hızla atılmalıdır. Vaka görülen bölgelerde 9 ay ile 15 yaş arası herkese 1 doz aşı yapılmalıdır. Vaka görülmeyen bölgelerde 9. aydan itibaren eksik aşılı bebeklerin kızamık aşıları yapılmalıdır. Özellikle 2. doz aşıların yapılmasına özen gösterilmelidir. Tüm Türkiye’de aşılamanın 48 aya çekilmesi ile oluşan okul öncesi ve okul çağı aşısız 2 milyon çocuk bir an önce aşılanmalıdır. ASM’lerinde hemşire, ebe açığı hızla giderilmeli, 1 hekim, 1 hemşire uygulaması dışında ihtiyaç duyulan bölgelere takviye personel sağlanmalıdır. Tüm döküntülü vakalar kızamık yönünden değerlendirilmeli ve mutlaka numune alınmalıdır. Hasta kişilerin muayenesi sırasındaki bulaşmayı önlemek için sağlık çalışanları mutlaka kızamığa karşı aşılanmalıdır. Aşılama, vatandaş başvurusu ile sınırlanmamalı, sahaya çıkılmalı, bölge tabanlı çalışmalar yapılmalı, mobil aşı istasyonları ile aşılama oranı kısa sürede yükseltilmelidir. Deprem bölgesinde bulaş riskini azaltmaya dönük olarak bir arada, kontrolsüz yaşam önlenmeli, sağlık kontrolleri daha sık yapılmalı, hastaların ayrılması ve tedavileri hızla sağlanmalı, aşılamaları, salgın stratejisi doğrultusunda gerçekleştirilmelidir. Deprem bölgelerinde ASM’lerinin ve sağlık birimlerinin fiziki yapı ve personel eksiklikleri hızla giderilmeli, mobil aşı birimleri fliyete geçirilmelidir. Kontrolsüz ve aşısız mülteci ve mevsimlik işçi transferleri kontrol altına alınmalı, hızla aşılanmalıdır. Sağlık otoritesi, aşı karşıtlarının söylemleri nedeniyle halkta oluşan aşı kararsızlığına karşı aydınlatıcı bilgileri hızla ve etkili şekilde kullanmalıdır. Tüm halkı ilgilendiren sağlık sorunlarının çözümü yolunda, aşılamanın zorunlu olması konusunda gerekli yasal adımlar hızla atılmalıdır. Kızamık salgını çok yakınımızda, kapımızın eşiğinde. Kızamık salgınına karşı hazırlıklı olmak ve önlem almak, bebeklerimize ve çocuklarımıza olan borcumuzdur. Bilinmelidir ki, Kızamık hastalığından korunmanın tek yolu aşı olmaktır.”