24.11.2024 - Samsun Şehrine Hoşgeldiniz!
REKLAM ALANI

Ses Samsun Şube Başkanı Ocak: “Sağlık Kurumları, Kadın Sağlık Emekçilerine Yönelik Şiddet Eylemlerinin Gerçekleştirilebildiği Ortamlara Dönüşmüştür”

Sağlıkta şiddetin durmadan daha da hızla devam ettiğini kadın cinayetlerinin de sürdüğünü vurgulayan Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Samsun Şube Başkanı Aysel Ocak, sendika binasında açıklamalarda bulundu. Ocak, “Sağlığın ve yaşamın korunması için hizmet üretilen ve güvenli olması gereken sağlık kurumları, günümüzde eli silahlı erkek faillerin kolayca girip çıktığı, özellikle kadın sağlık emekçilerine yönelik tacizden cinayete her tür şiddet eylemini gerçekleştirebildiği ortamlara dönüşmüştür” dedi.

Ses Samsun Şube Başkanı Ocak: “Sağlık Kurumları, Kadın Sağlık Emekçilerine Yönelik Şiddet Eylemlerinin Gerçekleştirilebildiği Ortamlara Dönüşmüştür”
REKLAM ALANI

Sağlıkta şiddetin durmadan daha da hızla devam ettiğini kadın cinayetlerinin de sürdüğünü vurgulayan Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Samsun Şube Başkanı Aysel Ocak, “Sağlığın ve yaşamın korunması için hizmet üretilen ve güvenli olması gereken sağlık kurumları, günümüzde eli silahlı erkek faillerin kolayca girip çıktığı, özellikle kadın sağlık emekçilerine yönelik tacizden cinayete her tür şiddet eylemini gerçekleştirebildiği ortamlara dönüşmüştür” dedi.

SES Samsun Şube Başkanı Aysel Ocak, Antalya’da Dr. Melek Bağce’nin öldürülmesi ile ilgili açıklama yaptı. Ocak, “Ülkemizin içinde bulunduğu şiddet sarmalında bir kadın bir sağlık emekçisini daha kaybetmenin derin hüznünü ve öfkesini yaşıyoruz. İki gün önce Antalya ilinin Alanya ilçesi Damlataş Aile Sağlığı Merkezi’nde çalışan Dr. Melek Bağce’nin, boşanma aşamasında olduğu eşi tarafından işyerinde gündüz gözü rehin alınarak vahşice katledildiğini öğrendik” diye konuştu. Ocak, şunları söyledi:

“BU OLANLAR ADETA BİR DEJAVU OLARAK SÜRÜYOR”

“Bu bir ilk değil mlesef ve adeta bir dejavu hali olup bitenler. Kasım 2015’te Dr. Aynur Dağdemir, birlikte çalıştığı kadın sekreter erkek şiddetinden korumaya çalışırken öldürülmüştü. Ocak 2022’de Ebe Ömür Erez, aile sağlığı merkezinde erkek şiddetiyle katledilmişti. Ekim 2022’de Aile Sağlığı Merkezi’nde çalışan Emine hemşire, işyerinde bir erkek tarafından ateşli silahla vurulmuştu. Nisan 2023’te Çanakkale Tabip Odası Başkanı Dr. Ayşe Güneş, eski eşi tarafından hastane bahçesinde bıçaklı saldırıya uğramıştı. Birkaç örneğini sıraladığımız bu acı olaylar, tıpkı Dr. Melek Bağce cinayetinde olduğu gibi hem kadına yönelik şiddetin hem de sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine yönelik şiddetin vücut bulduğu olaylar sayacında yerlerini aldı. Ataerkil egemen sistemin eğitimde, medyada, iş yerinde ve gündelik hayatın her alanında yeniden ve yeniden üretildiği Türkiye’de, siyasi iktidarın kadına ve çocuğa karşı işlenen suçları cezasız bırakan mevcut şiddet dili ve politikaları, şiddeti ve ayrımcılığı kurumsallaşmakta, failleri cesaretlendirmektedir. Öyle ki siyasi iktidarın, özellikle son 10 yılda kadın ve çocuk haklarının gaspına yönelik mevcut gerici politika ve uygulamaları ile AKP-MHP ve HÜDA-PAR bloğunun çocuk ve kadına yönelik şiddet ve istismarın önünü açan söylemleri, bugün olduğu gibi acı durumların yaşanmasına neden olmaya devam edecektir.

“ŞİDDET SÖYLEMİNİN DOZU GİDEREK ARTIYOR”

Şiddeti meşrulaştıran, körükleyen, hatta sürekli olarak yeniden üreten iktidar ve siyaset dili, başta kadınlar, çocuklar, gençler, LGBTİ’lerin olmak üzere toplumun bütün kesimlerinde baskı, sindirme ve korku iklimi yaratmak amacıyla sürdürülmektedir.  Dozu giderek artan bu şiddet söylemi, insan ve doğa haklarını hiçe sayan güvenlikçi-militarist-neoliberal politikalarla güçlendirilmektedir. Kadını ve kazanılmış haklarını yok sayan, sahiplenilmesi gereken bir mal gibi gören kadın düşmanı erkek egemen politikalar, alınmayan koruyucu önlemler, işletilmeyen düzenleyici mekanizmalar ve cezasızlık politikalar hayatımızın her alanını kuşatmaya devam etmektedir. Erkek failleri cesaretlendiren söz konusu politikalar, şiddetin her türünün evlerde, işyerlerinde, okullarda, sokaklarda fütursuzca kol gezmesine ve yaygınlaşmasına yol açmakta; taciz, tecavüz ve cinayetle son bulan yaşam hakkı ihlalleri toplumun beden ve ruh sağlığını her geçen gün daha fazla tehdit etmektedir.

“MELEK BAĞCE SAĞLIKTA ŞİDDETİN HEDEFİNDE YAŞAMINI YİTİREN SAĞLIK EMEKÇİSİDİR”

“Bu süreçte kadına ve çocuğa yönelik her tür ayrımcılığı ve şiddeti önlemeye dönük CEDAW, Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Lanzarotte Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmelerin hayata geçirilmemesi, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde en etkili uluslararası sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi ve 6284 Sayılı Yasanın tartışmaya açılması, kadınlara ve çocuklara yönelik şiddetin yaygınlaşmasında başta gelen belirleyici etkenlerdir. Biz biliyoruz ki; Kadın cinayetleri politiktir ve bütün kadın cinayetlerinde olduğu gibi kız kardeşimiz Dr. Melek Bağce’yi yaşamdan koparan yalnızca boşanma aşamasında olduğu bir erkek değil, bu kadın düşmanı politikaların sonucudur. Dr. Melek Bağce son zamanlarda hızla artan sağlıkta şiddetin hedefinde yaşamını kaybeden bir sağlık emekçisidir. Görevi sağlık hizmeti vermek ve yaşatmak olan meslektaşımız, gün ortasında, hiçbir güvenlik önlemi olmayan aile sağlığı merkezinde boşanma aşamasında olduğu eşi tarafından önce rehin alınmış, sonra da hunharca öldürülmüştür.

“HEKİMLER, GÜVENLİ OLMAYAN KURUMLARDA ÇALIŞMAYA MAHKUM EDİLDİ”

Sağlıkta Dönüşüm Projesi’yle yaratılan neoliberal sağlık sistemi, yalnızca birinci basamak sağlık hizmetlerini tahrip etmekle kalmamış, aynı zamanda hekimleri ve sağlık çalışanlarını parçalanan ve güvenli olmayan sağlık kurumlarında çalışmaya mahküm etmiştir. Kışkırtılmış sağlık talepleri, performans baskısı, güvencesiz çalışma, kamudan karşılanmayan koruyucu hizmet paketlerinin yarattığı çaresizlik, emeğin değersizleştirilmesi ve şiddete karşı korunaksız çalışma gibi çok yönlü olumsuz etkenler sağlık ve sosyal hizmet emekçileri için tehdit olmaya devam etmektedir. Sendika ve emek meslek örgütleri olarak giderek artan sağlıkta şiddetin durdurulması için yaptığımız eylem ve etkinlikler, hazırladığımız yasa önerileri siyasal iktidarın kör duvarlarında yankı bulamamakta, sağlık emekçilerinin ‘sağlıkta şiddete son’ çığlıkları duyulmamaktadır. Sağlığın ve yaşamın korunması için hizmet üretilen ve güvenli olması gereken sağlık kurumları, günümüzde eli silahlı erkek faillerin kolayca girip çıktığı, özellikle kadın sağlık emekçilerine yönelik tacizden cinayete her tür şiddet eylemini gerçekleştirebildiği ortamlara dönüşmüştür.

“GÜVENLİ ÇALIŞMA ORTAMLARI TALEP ETMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ”

Bizler biliyoruz ki; Dr. Melek Bağce’nin çalıştığı Damlataş Aile Sağlığı Merkezi’nde katledilmesine yol açan, şiddete açık olan ve şiddete karşı gerekli önlemlerin alınmadığı bu güvenli olmayan çalışma ortamlarıdır. Yaşamı savunan sağlık emekçileri olarak buradan bir kez daha haykırıyoruz. Sendikamız, kadına ve çocuğa karşı her türlü şiddet ve istismar ile bunlara neden olan bu karanlık zihniyete karşı mücadelesini yükselterek sürdürecektir. Bir kadın daha kaybetmemek için, yaşamdan, sağlıktan, özgürlükten ve meslekten bir kişi daha eksilmemek için, kadına yönelik her türlü şiddete karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Kadın düşmanlığında ortaklaşan, yalnız yaşayan kadınları sahiplendirmekten bahseden, çocuk istismarını meşrulaştıran ve ülkemizi orta çağ karanlığına gömmeye çalışan bu gerici ve ataerkil zihniyeti, kadınlar eşitlik ve özgürlük mücadelesini yükselterek, dayanışma ve iradeyle değiştirecektir. İnsan haklarına ve onuruna yaraşır, şiddete karşı güvenli çalışma ortamlarını talep etmekten ve mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz.”

/ Yerel
REKLAM ALANI
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ