MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın sözleri tekrar gündem oldu
Hakan Fidan’ın yerine MİT Başkanlığı görevini devralan İbrahim Kalın’ın kainat ve yaradana yönelik söylediği sözleri tekrar gündem oldu. Kalın’ın “Nimetin kime verileceğine biz karar veremeyiz” sözleri dikkat çekmişti.
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nin değişmesinden sonra yeni dışişleri bakanı MİT’in Başkanı Hakan Fidan olmuştu.
Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı’na ise İbrahim Kalın getirildi.
Bir süredir Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü ve Dış Politika Danışmanı olarak başarılı bir görev sürdüren Kalın, kritik görevi devraldı.
İkinci sivil yetkili başkan
Kalın’ın MİT’in başına geçmesiyle birlikte Erdoğan’ın 2002’den bu yana süren başbakanlığı ve cumhurbaşkanlığı dönemlerinde MİT’in başına kurum dışından atanan ikinci sivil yetkili oldu.
MİT’in Kalın’a emanet edilmesi hem Türkiye’de hem de dünya basınında geniş yankı buldu.
Entelektüel kimliğiyle tanınıyor
Akademisyen kimliğinin yanı sıra entelektüel yanıyla dikkat çeken İbrahim Kalın, Türkiye’nin dış politika ve uluslararası ilişkiler alanındaki önde gelen isimlerinden birisi oldu.
Sanata verdiği önemle de dikkat çeken Kalın, söz ve müziği kendisine ait olan ‘Hiç Oldum’ türküsünü seslendirmişti.
Sözleri gündem oldu
Katıldığı programlarda verdiği demeçlerle dikkat çeken Kalın, MİT Başkanlığı’na atanmasının ardından katıldığı bir programdaki sözleri tekrar gündem oldu.
Cümleleri ilham verici nitelikte
My Mecra kanalında yayınlanan ‘Kendi Gökkubbemiz’ programına geçtiğimiz aylarda konuk olan Kalın, kainat ve yaradan konusunda yaptığı sohbet sosyal medyada vatandaşlar tarafından paylaşıma sokuldu.
“Nimetin kime verileceğine biz karar veremeyiz”
Dikkat çekiği ifadeler kullanan MİT Başkanı İbrahim Kalın şu ifadeleri kullanmıştı:
Sonsuz hazinelerin sahini cenabı hakkın hangi nimetini kime vereceğine biz mi karar vereceğiz. Böyle bir kibir, böyle bir gurur insanda olabilir mi? Modern tabirle ‘Tanrının rolünü çalmak’ bizim haddimize olabilir mi? O yere göğe, dağa taşa, arıya karıncaya vahyettiği gibi, ihsanda bulunduğu gibi kullarından istediği kişiye istediğini vahyedebilir. Bunu istediği yerde istediği zamanda yapabilir, istediği formda yapar bazen bu şiir olabilir bazen bir müzik eseri olarak bazen bir mimari eser olarak çıkabilir karşımıza. Bazen ise hiç dile gelmemiş büyük bir iyilik olarak çıkar. Öyle Allah dostu insanlar vardır ki onlar yer yüzünün ayakta kalması için o iyilik vazifesini sessiz sedasız yerine getirir dünyadan göçüp giderler. Gökler bilir yerdeki bilmese de. Dolayısıyla onun sonsuz hazinelerine bizim bir taksimatta bulunmamız söz konusu olamaz.