02.11.2024 - Samsun Şehrine Hoşgeldiniz!
REKLAM ALANI

İş dünyası dayanışma yarışı içinde olmalı

“Deprem sonrası şirketler arasında sıkı bir yardım yarışı başladı. ‘Bu işin yarışı mı olur?’ diyebilirsiniz. Demeyin, bırakın olsun. Şirketler yardım için yarışsın, kaynaklar devreye sokulsun ama yeter ki kısa soluklu ve koordinasyonsuz olmasın…”

İş dünyası dayanışma yarışı içinde olmalı
REKLAM ALANI

Bugüne kadar her fırsatta, iş dünyasının iklim değişikliği başta olmak üzere sürdürülebilirlik meselelerinin çözümünde kilit bir rolü olduğunu söyledik. İşte şimdi ciddi bir sürdürülebilirlik meselesi ile karşı karşıyayız ve iş dünyasına büyük görev düşüyor.

Kahramanmaraş depremi, yapılan yanlışlar ve yapılmayan doğrular önümüzdeki dönemde çok konuşulacak ama şu anda bu yaraların sarılması için harekete geçme zamanıdır. Bunun için geniş kapsamlı bir dayanışma gerekiyor. İş dünyası ise bu dayanışmanın odağında yer almalıdır. Deprem yaralarının sarılmasında ve normale dönüş sürecinde özel sektörün dönüştürücü gücüne ihtiyacımız var.

Şu ana kadar bu yönde umut verici ve alkışlanacak çabalar var. Birçok şirket çeşitli yöntemlerle depremin ilk anından bu yana depremzedelere yardım için zamana karşı yarışıyor. Şirketler çalışanlarının da katılımı ile gıda, içecek, giyecek, battaniye, yatak, çadır, konteyner, ilaç ve tıbbi malzeme, hijyen ürünleri, bebek bezleri gibi bir çok ürünü TIR’larla bölgeye taşıdılar, taşıttırdılar.

‘Uzun soluklu olmalı’

Bazı şirketler deprem bölgelerine iş makineleri, ekipman ve araç desteği sağladılar. Vinç, ekskavatör, kepçe, jeneratör ve ışık kuleleri gibi kritik malzemeleri gönderdiler. Bazıları enerji ihtiyacının karşılanmasına odaklandı. Bazıları ise özellikle ilk birkaç günde şiddetle ihtiyaç duyulan sıvı içecekleri kesintisiz bir şekilde bölgeye taşıdılar. Bazı fabrikaları tamamen depremzedeye yardım için üretim yaptı.

İş makinelerinin kullanılabilmesi için gereken şoför, mühendis, formen, operatör gibi teknik ekiplerin depremde çöken şehirlere yönlendirilmesi kritik ve değerli çabalardı. Bazı şirketler ise kurdukları mutfaklarda binlerce kişiye sıcak yemek sağladılar. Bir yandan da nakdi bağışlar açıklanmaya başlandı. Şu ana kadar çok sayıda yerli ve yabancı sermayeli şirket Kızılay gibi yetkili kurumlar aracılığıyla kullandırılmak üzere nakdi bağış yapacaklarını açıkladılar.

Gördüğüm kadarıyla şirketler arasında sıkı bir yardım yarışı başladı. “Bu işin yarışı mı olur?” diyebilirsiniz. Demeyin, bırakın olsun. Şirketler yardım için yarışsın, kaynaklar devreye sokulsun ama yeter ki kısa soluklu ve koordinasyonsuz olmasın.

DEPREM PLANINIZ VAR MI?

Ayakları yere basan bir deprem planınız var mı? Merkezleri ister İstanbul’da olsun, ister olmasın, Türkiye’deki tüm şirketlerin İstanbul depremine hazırlık yapmaları gerekiyor.

Deprem planı olanlar süratle bu planlarını gözden geçirmeli, olmayanlar ise acilen plan hazırlamalı. Kurumsal yönetim ayağından finansman ve üretim sürecinin yedeklenmesine, tesislerin güçlendirilmesinden deprem sonrası çalışanlara ulaşabilmeye kadar tüm unsurları ile böyle bir plan ortaya konulmalıdır; deprem sonrası ihtiyaç duyulacak malzeme ve ekipman tedarikine başlanılmalıdır.

Ulaşımın duracağı, doğal gazın kesileceği, trafolarının yıkılacağı, elektrik dağıtım şebekesinin belki de yok olacağı ve iletişimin duracağı bir deprem bekliyor İstanbul’u. Bu tesislerin devreye alınması çok uzun zaman alabilir. Bu geçici ancak uzun süreli felç anında ayakları yere basan bir deprem planı bu süreci daha iyi atlatmaya imkân verebilir. Gücü ve kapasitesi olan şirketlerin uzmanlaşmış eğitimli arama kurtarma ekipleri oluşturmaları da desteklenmeli.

BARINMA SORUNUNA ACİL ÇÖZÜM LAZIM

Şimdi konaklama üzerine yoğunlaşma zamanı. Deprem bölgesinde konteyner ya da prefabrik kentlerin kurulmasının yanı sıra deprem bölgesi dışındaki konaklama tesislerinin kalıcı konutlar yapılıncaya kadar devreye sokulması gerekiyor. Bu imkânlar etkili şekilde yaratılırsa üniversitelerde uzaktan eğitime geçilmesinin ve geleceğimiz için kritik önem taşıyan eğitimin aksamasının önüne geçilebilir.

İş dünyası barınma ihtiyacının acil olarak çözülmesinde etkili sonuçlar elde edebilir. Bu sürecin işbirliği içinde yürütülmesi etkinin boyutunu arttıracak, kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlayacaktır.

Peki ya şimdi?

Ankara Sanayi Odası gibi bazı örgütlerin barınma sorununun çözümü için devreye girdiklerini görüyorum. Bu sayı artmalı, barınma çözülmeli ki sonraki adımlar daha rahat atılabilsin.

Kurtarma çalışmalarının sona ermesinin ardından ekipler ve gönüllüler yavaş yavaş bu şehirlerden çekilecekler ve normal yaşantılarına geri dönecekler. Ancak bu şehirlerde yaşam bir daha hiçbir zaman o eski “normal”e dönmeyecek.

Türkiye’de gayrisafi yurt içi hasılanın yaklaşık yüzde 10’unun üretildiği bir bölge depremde büyük zarar gördü. TÜRKONFED’in “2023 Kahramanmaraş Depremi Afet Durum Raporu” başlıklı raporunda, depremlerin 72 bin 663 can kaybı ve 84.1 milyar dolar mali hasara neden olacağı öngörüldü.

Belki bölgede bazı fabrika ve işletmeler fiziki olarak ayakta kalsa da birçok işletme çok sayıda çalışanını kaybetti. Bu şirketleri dış pazarlara bağlayan ulaşım altyapısı bozuldu; limanlar devre dışı kaldı. İhracat imkânları olumsuz etkilendi.

Önümüzdeki asıl mesele bu bölgenin geleceğinin kurulmasıdır. İş dünyasına da bu süreçte büyük rol düşüyor. Nitekim TOBB gibi iş dünyasının çatı örgütleri yapılabileceklere yönelik önerileri toplamaya ve görüş oluşturmaya başladılar.

Normalleşme nasıl olur?

Bu şehirlerdeki iş yaşamı normale dönmedikçe Türkiye’deki iş hayatı da normalleşemeyecektir. Tüm meslek ve sektör kuruluşlarının bu konuyu öncelik haline getirerek düğmeye basmaları elzemdir.

Hükümetin ise bu süreçte iş dünyasının önünü açması ve desteklemesi gerekiyor. Bu bölgelerde yatırımın tekrar başlaması için yatırım ortamının süratle oluşturulması ve ardından iyileştirilmesi önemli.

REKLAM ALANI
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ