‘Her türlü tarımsal gelişme ve iyileştirmelerin destekçisiyiz’
Kumluca ve Elmalı üretici halindeki komisyon işletmelerinde ilk hasat ile son hasat arasında çiftçilere ürün pazarlama garantisi veren firma …
Kumluca ve Elmalı üretici halindeki komisyon işletmelerinde ilk hasat ile son hasat arasında çiftçilere ürün pazarlama garantisi veren firma Kumluca’da devreye soktuğu 10.000 m² paketleme fabrikası ve 2.000 tonluk soğuk hava tesisi ile Antalya ilçelerinde kurduğu cep depolarda ürünlerin paketlenerek tüketicilerin sağlıklı gıdaya ulaşımını kolaylaştıracak tedarik ve ihracat faaliyetlerini yürütüyor. Ailenin 3. Kuşak gençlerinin yönetime dahil olması ile birlikte İnovatif düşünceleri merkeze alan değişimler ve makinalaşmaya hız veren şirket bölge çiftçisinin ürünlerini pazarlamak, ülke ekonomisine katkısını devam ettirmek üzere her türlü tarımsal gelişme ve iyileştirmelerin destekçisi.
‘Tarım gazeteciliği ön plana çıkarılmalı’
Komisyonculuk sektörü tartışılırken üretici ve tüketici halleri arasında ki ayrımın dikkate alınması gerektiğini söyleyen Durdaşlar Yönetim Kurulu Başkanı Şefik Durdaş; ‘Üretici hallerinde komisyoncunun geliri, verdiği pazarlama hizmeti karşılığında yasalar çerçevesinde belirlenen orandadır. Son zamanlarda çokça gündem olan fiyat artışlarında üretici hallerinde faaliyet gösteren gerçek komisyoncuların bir etkisi yoktur. Bu tarz yanlış bilinen konularda yazılı ve görsel basının daha hassas davranması, üretici kanadının sesi olması gerektiğine inanarak tarım gazeteciliği konusunun ön plana çıkarılması gerektiğini düşünüyorum’ dedi.
Son yıllarda tarımsal desteklemelerin hiç olmadığı kadar arttığına dikkat çeken Durdaş, “Desteklemeler bölgesel ve ürün bazlı olarak revize edilmelidir. Sera üretiminin maliyetleri yıllık olarak dikkate alınmalı, ürünlerin satış fiyatı göz ününde bulundurularak destek oranları revize edilmelidir diye konuştu. Bu sayede üretici zarar etmeyeceğini bilerek üretime daha çok yöneleceğini söyleyen Durdaş; Ayrıca ülkemizin üretim planlamasının doğru yapılabilmesi, nerede, ne kadar, hangi ürün üretilecek doğru verileri elde edebilmek için fide aşamasında kayıtların alınması sağlanmalı dedi. Durdaş son olarak; ‘Domatexpo’nun eski etkinliğini yitirdiği bu dönemde Hasyurt tarım fuarının yeniden canlandırılması çiftçilerimiz ve sektör adına çok önemli, organizasyon için yetkililere teşekkür ediyorum’ dedi.
Dededen toruna miras
Dededen itibaren çiftçilik ve halcilik işiyle uğraşan İzel Çetin Ece, üniversiteyi bitirdikten sonra yıllardır süregelen işletmelerine bir yenisini daha eklemiş. Taze Bahçeden ile e-ticarete atılan ve sattığı tüm ürünlerin tedarikini kendisi sağlayan Ece, marka serüvenini anlattı. Üç kuşaktır aile mesleğini sürdüren ve tecrübesini yeni nesil ticaret ile şekillendiren İzel Çetin Ece, “Yıllardır süregelen bir işletmemiz var. Bunun yanında tarımın üreticiliğini de yapıyoruz. Zaten aileden toptancıyız. Üniversite bittikten sonra direkt tüketiciye, direkt şahsa hitap eden bir e-ticaret sitesi kurmaya karar verdim ve Taze Bahçeden markasını oluşturarak bu ürünleri tarladan tüketiciye ulaşturmaya başladım. Tüm ailem bana destek oldu. Tabii zorlukları da var keyifli yanları da… İlk sene bizim ihracat depomuzun içinde amatör bir şekilde paketlememi de kendim yapıyordum. Sonrasında bir paketleme tesisi kurduk. Sitemizde gördüğünüz her ürünün tedarikini kendimiz sağlıyoruz. Ya da çok güvendiğimiz çiftçilerden alıyoruz. Tabii ilgi alaka ve hizmet de çok önemli ama e-ticaret sitemizin çok hızlı bir şekilde büyümesinin en büyük sebebi koronavirüs oldu. O dönemde satışlarımızda gerçekten çok büyük bir patlama yaşadık. Bu süreçte zaman zaman yolladığımız ürünler kargoda zarar gördü ama önceliğimiz her zaman müşteri memnuniyeti olduğundan zarar gören ürün kaç kilo ise iki katını müşterilerimize gönderdik. Para iadelerini anında yaptık. Müşterilerimizin tek mağduriyetleri zarar gören ürünlerinin yenisinin ellerine bir iki gün sonra geçmesi oldu. Tüm ürünlerimiz sipariş geldiğinde dalından koparılarak kutulanıyor ve kapınıza kadar ulaşıyor.” dedi.
Tohumları dünya pazarında
2002 yılında tamamen yerli sermaye ile kurulan Vatan Tohum; başta domates, biber, hıyar, kavun, karpuz, patlıcan ve fasulye olmak üzere değişik sebze türlerinde hibrit ve açık tozlanan çeşitlerin ıslah çalışmalarını yapan ve geliştirdiği çeşitlerin tohum üretimini gerçekleştiriyor. Şirken T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından “Özel Sektör Tarımsal Araştırma Kuruluşu” olarak tescilli. Kaliteli, verimli, hastalıklara dayanıklı ve yüksek adaptasyon yeteneğine sahip olan tohum çeşitleriyle, yüksek tohum teknolojileri kullanılarak uzman kontrolünde üretilip dünya tarım pazarına sunuluyor. Geliştirdikleri tohum çeşitleri Balkan ülkeleri (Bosna Hersek, Kosova, Macaristan) Kuzey Afrika Ülkeleri (Cezayir, Fas, Tunus, Mısır) Afrika Ülkesi Yemen, Ortadoğu Ülkeleri (Suriye, Irak) Asya Ülkeleri (İran, Pakistan, Azarbeycan ve Özbekistan) satılırken aynı zamanda bu ülkelerde yeni çeşitlerle ilgili çalışmaları da devam ediyor.
‘Bizler bitki doktoruyuz’
Beyaz Tohum kurucusu Mustafa Cengiz, Hasyurt Tarım Fuarı’nın hem sektör hem de bölge için oldukça önemli olduğunu ifade etti. Tohumun önemine vargu yapan Cengiz, “Uzun yıllar zirai ilaç bayiliği yaptım. Zirai ilaç bayiliğinden sonra hem bir takım ekonomik sıkıntılar beni yeni bir şeyler yapmaya itti hem de tohumculuk yapmak üzerine bir hayalim vardı. Zor günlerden geçerek 2013 yılında Beyaz Tohum’u kurduk. Tohumculuğa geçtikten sonra söylemeliyim ki; Ziraat Mühendisi olarak mesleki tatmini burada yaşadım.
“Tohum bizim için önemli”
Şimdi beyaz tohumu farklı kılanlardan bir tanesi yumurta domatesimiz var. Bu köy domatesini geliştirdik, raf ömrüyle lezzeti birleştirdik. Bütün domateslerin dikim tarihi, yetiştirme zamanı, bölgesi, iklimi, topraktaki kullanılabilir potasyum rezervi gibi bir sürü önemli etken var. O yüzden her şeyi hesaplamak zorundayız. Biz mühendisiz ama tarımda iki çarpı iki dört etmeyebiliyor. Bir örnek vermek gerekirse; biz ziraat mühendisleri arazide çeşitli hastalıkları tespit ediyoruz. Bunların mücadelesini çiftçiye anlatmaya çalışıyoruz. Hayatımız bunlarla geçiyor. Bir vatandaş doktora gittiğinde elimde bir ağrı var dediğinde doktor film istiyor. Filmde gördüğüne göre tedaviye başlıyor. Ama bizim böyle bir şansımız yok. Biz araziye gittiğimiz zaman bitkiye böyle bir soru soramıyoruz. Bitki konuşmaz. Bitkiyle biz başka dille konuşmaya çalışıyoruz. Bitki benim şuramda şu hastalık var, buramda bu hastalık var diyemez veya bitkiye röntgen çekemiyoruz. Bizler bitki doktoruyuz ama bizim hastamız konuşmaz.” dedi
‘Dünya şampiyonlar ligi oyuncusuyuz’
E-Z tohumculuk Genel Müdürü Ziraat Yüksek Mühendisi Zekai İlker, Hasyurt Tarım Fuarı’nın önemine vurgu yaparak “Hasyurt Tarım Fuarı belli bir aradan sonra tekrar başlatılıyor. Gelecekte uluslararası bir niyete bürünebilir. Ziyaretçilere burada dünyanın en iyi domatesinin, biberinin yetiştiğini gösterebiliriz. Böylelikle yaş meyve sebze ihracatının daha çok ülkeye ulaşması sağlanabilir. Fuar uzun bir aradan sonra ilk defa gerçekleşecek. Bizim sahiplenmemiz bu işe öncülük yapmamız lazım.” dedi.
‘Pazar payımız büyüyor’
İlker, E-Z Tohumculuk firmasında 4 türde ıslah çalışması yürüttüklerini belirterek “Domates, patlıcan, hıyar ve kavun bu dört türler çalışma sebebimiz de en iyi bildiğimiz türlerin bunlar olması. Biz 50 çeşit sebze üretip sebze tohum üretip sıradan bir firma olmak yerine iddialı olduğumuz, bildiğimiz türlerde çalışıp dünya çapında iddialı bir firma olmayı tercih ettik. Nitekim kendi domates tohumlarımız ile şuanda dünya şampiyonlar ligi oyuncusuyuz. Nitelik açısından dünyanın en lüks segmentinde yarışacak tohumlar üretmek istiyoruz. Bunu da başardık bugüne kadar. Domates ve hıyarda mesela bütün o rakiplerimiz yüz elli iki yüz senelik dev firmalar olmasına rağmen onlardan daha üstün vasıflı domates ve hıyar çeşitlerini ıslah ettik ve gün geçtikçe de dünyadaki pazar payımız büyüyor.” şeklinde konuştu.
‘Lezzet önemli’
Lezzetin önemine değinen İlker, “Tarım sektöründe lezzet unsuru ihmal edildi. Nitekim dünyada ıslaha lezzeti dahil eden ilk firmayız biz. Biz lezzetin olmasını istedik ve bütün ıslah ettiğimiz çeşitlerde lezzet analizi yaptık. Şu anda bizim bu dört türde ürettiğimiz bütün çeşitlerimiz dünyanın en lezzetli çeşitleri. Tüketici eğer sizin gönderdiğiniz domatesi, biberi, hıyarı bir kez alıp bir daha yeme ihtiyacı hissetmiyorsa, siz o ürünü değerine satma şansınız yok. Çünkü rafta bekleyecek ürünler. Onun yerine insanlar marul alacak, maydanoz alacak, roka alacak, yiyecek. Domates yemeyecek.” dedi.
‘Portakal üretiminin yüzde 8’i bölgemizden’
Portakalbahcem.com’un kurucusu Mete Apaydın, Finike’nin çok özel bir bölge olduğunu ifade ederek “Türkiye’de yaklaşık bir buçuk ila iki milyon ton kadar portakal üretimi var. Bunun yaklaşık 150-200 bin tonu yani Türkiye’deki portakal üretiminin yüzde sekizi sadece bölgemizdeki üç takım dağlarla çevrili ovadan çıkıyor.” dedi.
‘Dijitalde, insanların kendi çiftliği gibi hissedeceği bir ortam kurmak istedim’
Markasının kuruluş öyküsünü anlatan Apaydın, “Finike’de yüz yıla yakın zamandır ailem çiftçilikle uğraşıyor. Ben ailemin üçüncü kuşağıyım. Dedemi ve dayımı trafik kazasında kaybettik. Babam İstanbul’da Emniyet Müdürüydü. Dedem ve dayım vefat edince teyzemin eşi ve babam buradaki bu çiftçilik arazilerini bir süre yürütmeye devam ediyorlar. 1986 yılında da babamı kalp krizinden kaybedince arazilerimizle aile büyüklerimiz ilgilendi. Okuldan sonra Finike’ye geldim. Bir çiftlik var ama hiçbir şey bilmiyorum, nasıl olacak bilmiyorum. Hiçbir hayat tecrübem yok. Ama bir şey yapmak istiyorum. Dijitalde insanların kendi çiftliği gibi hissedeceği bir ortam kurmak istedim. Kafamda bir tasarım yaptım. Sonra gittim İstanbul’a kafamda hayal ettiğim örnekleri, sayfaları ajanslarla, önemli isimlerle görüştüm. Ve portakalbahcem.com’u hayata geçirdim.” şeklinde konuştu.